İkinci gezegende kendini beğenmiş bir adam yaşıyordu. "Ah işte, bir hayranım geliyor!" diye sevinçle haykırdı küçük prensi görünce.
Kendini beğenmiş bir insan herkesin kendisine hayran olduğunu düşünür çünkü.
"Günaydın," dedi ona küçük prens. "Şapkanız ne ilginç öyle."
"Halkı selamlamak için uygun bir şapka," dedi adam. "Hayranlarım beni alkışlarken çıkarıp onları selamlayacağım şapkamla. Ama ne yazık ki, hiç kimse geçmiyor buralardan."
"Alkışlamak mı?" diye sordu küçük prens. Adamın söylediklerini anlamamıştı, "iki elini birbirine vuracaksın," diye açıkladı adam. Küçük prens ellerini birbirine vurdu. Adam şapkasını çıkarıp onu alçakgönüllü bir tavırla selamladı. "Kraldan daha eğlenceli," diye düşündü küçük prens. Ellerini yine birbirine vurmaya başladı. Kendini beğenmiş adam da yine şapkasıyla selamladı onu.
Beş dakika sonra küçük prens bu tekdüze hareketten sıkılmıştı.
"Şapkanız aşağı indirmeniz için ne yapmalıyım?" diye sordu.
Ama kendini beğenmiş adam onu duymamıştı. Kendini beğenmiş adamlar övgü sözleri dışında bir şey duymazlar çünkü.
"Bana gerçekten çok hayranlık duyuyor musun?" diye adam küçük prense sordu.
"Hayranlık nedir?"
"Hayranlık demek, beni bu gezegendeki en yakışıklı, en iyi giyinen, en zengin ve en akıllı kişi olarak görmek demektir."
"Ama bu gezegende sizden başka kimse yok ki!"
"Hiç fark etmez. Sen yine de hatırım için bana aynı şekilde hayranlık duyabilirsin."
"Size hayranlık duyuyorum," dedi küçük prens omuzlarını silkerek, "Fakat bu sizin için niye bu kadar önemli?"
Küçük prens bunları söyleyip uzaklaştı. "Büyükler gerçekten çok tuhaf," diyerek yolculuğunu sürdürdü.
21 Haziran 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder