Küçük prens kumların, kayaların ve karların içinden yaptığı uzun yolculuğun sonunda bir yola ulaştı. Bütün yollar insanların yaşadığı yerlere giderdi.
"Günaydın," dedi küçük prens.
Açmış güllerle dolu bir bahçenin önündeydi. "Günaydın," dedi güller.
Küçük prens onlara baktı uzun uzun; kendi çiçeğine benziyorlardı.
"Kimsiniz?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Biz gülleriz," dedi güller.
Birden küçük prensin içi üzüntüyle doldu. Çiçeği ona evrende başka bir eşi benzeri bulunmadığını söylemişti. Oysa işte burada, tek bir bahçede beş bin tane birden vardı!
"Görseydi ne çok üzülürdü," dedi kendi kendine.
"Hemen öksürmeye başlar, alay edilmesin diye ölüyormuş gibi yapardı. Ve benim de onu yaşama döndürmek için çırpınmamı beklerdi. Eğer öyle yapmazsam gerçekten ölmeye bırakırdı kendini..."
Küçük prens düşüncelere dalmıştı:
"Eşi benzeri bulunmayan bir çiçeğe sahip olduğum için çok zengin olduğumu düşünüyordum. Yalnızca sıradan bir gülmüş. Sıradan bir gül ve dizime kadar gelen üç volkan. Birisi belki de artık tümden söndü... Hiç de büyük bir prens değilim ben...
Küçük prens çimenlere uzandı ve ağladı.
21 Haziran 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder